Yazar: Fikri Akdeniz
Yıl: 1992-1
Sayı: 6
Adana’daki liselerden üçünde matematik ağırlıklı öğrenim gören bazı son sınıf öğrencileri ve Çukurova Üniversitesi Matematik Bölümünün çeşitli dönemlerde kayıtlı öğrencilerinden toplam 400 öğrencilik bir örnek oluşturularak kendilerine yazılı olarak yanıtlamaları istenen aşağıdaki iki soru yöneltilmiştir.
a) Matematik deyince ne anlıyorsunuz?
b) Orta öğretim düzeyinde matematik dersine ilgiyi arttırmak ve daha verimli olması için sizce ne yapılmalıdır?
Yazımızın amacı, öğrencilerin verdikleri yanıtları birleştirerek onların matematik bilimine bakış açılarını ve öğrenim gördükleri okullarda karşılaştıkları sorunları da göz önünde tutarak daha iyi bir matematik öğretimi için önerilerini dile getirmektir.
Matematik nedir?
Oyuncuları sayılar olan ve belli kurallara göre oynanan bir oyundur. Sayılarla düşünmektir. Sayı ve işlem bilimidir. Beyin jimnastiğini en iyi gerçekleştiren bilim dalıdır. Sayıların ve işlemlerin oluşturduğu karmaşık bir bütündür. Sayıların ve çeşitli kümelerin ilişkilerinin sistematik biçimde incelenmesidir. Düşünce sistemidir. Hayatın sayılarla ilgili bölümüdür. İnsan beynini geliştirecek düzeyde işlemler ve sayılar sentezidir. İnsan yaratıcılığının sınırlarını aşmasına katkısı olan bilim dalıdır. İnsanı düşünmeye iten kavramlar bütünüdür. Bulmaca gibi görmemiz gereken bir takım işlemler bütünüdür. Sayıların mantık ve doğrular üzerine kurallı olarak yazılımıdır. İnsanın düşüncelerinin gelişmesini ve hayal dünyasının aydınlanmasını gerçekleştiren bilim dalıdır. İnsanı düşündüren, zekasını kullanmayı öğreten ve bunları yaparken de sonuca varabilmek için tüm yolları kullanmamızı amaçlayan bilim dalıdır. Kavramlar ve sayılar arasında mantıksal bağlantılar kurmaktır.
Orta öğretim düzeyinde matematik dersine ilgiyi arttırmak ve dersin daha verimli olması için sizce ne yapılmalıdır?
Kitaplar yeniden gözden geçirilerek gereksiz bilgiler çıkarılıp konulara açıklık getirilmelidir.
Konular açık, kitaba bağlı kalmadan değişik bilgilerden yararlanarak işlenilmelidir. Karmaşık yöntemler ortadan kaldırılmalıdır. Konular basitten zora doğru giden örneklerle anlatılmalı, her konu hakkında mümkün olduğunca her türden örnek çözülmelidir. Matematik dersleri ilk saatlerde olmalıdır. Öğrenciye konuyu kavratacak düzeyde anlamlı örnekler çözülmelidir. Sınıf mevcutları azaltılmalıdır. Öğrencilerin dikkati 20-25 dakika sonra dağıldığından geri kalan ders saati için ilginç yöntemler geliştirilmelidir. Türkiye çapında her okulda bir matematik laboratuvarı kurularak, bilgisayarlı eğitime geçilmelidir. İki saatlik dersler birleştirilmemelidir. Öğrenciler sadece kapalı kuralların, formüllerin arasına sıkıştırılmamalıdır. Öğretmenlerin de matematiği sevmeleri gerekir. Öğrenciye matematiği sevdirecek, öğrencinin aklında en küçük bir kuşku bırakmayacak öğretmenlerin yetiştirilmesi gerekir. Değişik konulara, değişik öğretmen girmesi düşünülebilir. Yani konular üzerinde daha bilgili bir öğretmen öğretmelidir. Öğrenci, öğretmen iletişimi iyi olmalı, anlayış ve hoşgörü ortamı yaratılmalıdır. Sınıf içinde rekabet ortamı yaratmalı, kısa zamanda çok örnek çözülebilmelidir. Her derste bir konu içerikli ders programı düzenlenmelidir. Öğretmenler ders anlatmak üzere sınıfta bulunduklarını öğrencilere hissettirmelidir. Konular, verilmiş formülleri ezberletme yerine neden ve niçinlere yanıt verecek biçimde işlenmelidir. Öğretmenler ders anlatmaktan kaçınarak sadece formülleri vererek örnek çözme yolunu seçmemelidirler. Temelden itibaren iyi bir öğretim yöntemi uygulayarak ezbercilikten uzaklaşılmalıdır. Matematik çok zor bir ders gibi gösterilmemelidir. Öğrencilerin dersi korkusuz işleyebilmeleri için rahatça soru sorup diyalog kurabilecekleri öğretmenler olmalıdır. Öğretmen-öğrenci arasında dengeli bir ilişki olmalıdır. Öğrenci küçümsenmemelidir. Derste tüm öğrencilere eşit fırsat verilmelidir. Sınıflarda grup yarışması düzenlenebilir. Orta öğretimde belli bir noktaya gelindiğinde artık branşlaşma başlamalı ve matematikle devam edebilecek kadar onu sevenler daha ileri matematik görmelidirler.
Siz ne dersiniz?
Not: Bu yazı Matematik Dünyası Dergisi arşivinden siteye eklenmiştir. Yazı ilk olarak derginin 1992 yılı 1. sayısında yer almıştır. Matematik Dünyası arşivi titiz bir çalışma ile çevrim içi platformlarda yeni okuyucularıyla buluşuyor. Bu yazıyı burada okunabilir hale getiren arşiv ekibi üyesi Melih Mert Oskay‘a ve tüm gönüllü arşiv ekibimize teşekkür ediyoruz. Yazıyı PDF olarak okumak için PDF arşivine buradan ulaşabilirsiniz.